KIŞLA MAHALLESİNDE
70-80 YILLARDAN BİR GÜN; ÇOCUKLARIN GÖZÜ İLE
Yağ yağ yağmur
Tarlada çamur
Teknede hamur
Ver Allahım ver
Sicim gibi yağmur
Mıstık en önde çecin(bez) bir tarafından tutarken sesi gür çıkan diğer çocuklar bezin diğer uçlarında tutarak bağıra bağıra mahalleyi dolaşırdı. Mahallemizin Saffet abası havaların kurak gitmesi çoluk çocuğun mahallede boş boş dolaşmasın, hır gün çıkarmasın diye yağmur duası için yetişkin çocukları çağırır hadi size tereyağlı pilav yapacam şu bezi alın kim ne verirse bulgur ve yağ toplayın derdi. Mahallede ki tüm çocuklar elinde bezle yağ yağmur tekerlemesini okumaya başladığında mahallenin tüm çocukları sokağa inerdi.
Herkes bezin bir ucundan tutar yağ yağmur tarlada çamur teknede hamur ver Allahım sicim gibi yağmur tekerlemesini hep bir ağızdan söylerdik. Saffet aba Avniye aba hepsi bir arada kazanlarının hazırlar biz çocuklar ise her kapıyı çalarak Bulgur yağ toplardık. Herkes evinde ne varsa neyi fazla ise ondan bir tas bulgurunu koyar yağı olan (tereyağı olmazdı ama o zaman vita yağı vardı ) bir kaç kaşık tepsinin üzerine koyardı. Böylece bezin ortasında biriken bulgur ve tepside topladığımız yağla beraber mahalleyi yusyuvarlak dolaştıktan sonra Saffet abanın evinin önüne gelirdik. Yağmur duasından sonra yağmurun yağmasını beklerdik. Saffet aba gelen bulgur ve yağla bize bi kazan bulgur pilavı yapardı. eksik olan bir şeyi varsa onu katardı. En çok da emeğini katardı.
Çocuklara hadin bakalım kendi tasınızı ve kaşığınızı evinizden getirin size pilav dağıtacağım derdi. Bulgur toplayan tüm çocuklar evlerine gider küçük tasları ile beraber gelirlerdi. Çocuklar sıraya girerek herkes tasına birlik pilavını alır oracıkta bir köşede kaşıklayarak yerdi. O pilav o kadar tatlı olurdu ki evde olsa zorunsuyarak bulgur pilavını yiyen çocuklar birbirleri ile yarışarak yerdi. Herkes orada karnını doyururdu.
Saffet aba bu işleri bazen havanın durumuna bakarak yağış yağma ihtimali olan güne getirirdi ki bakın sizin dualarınız kabul oldu demek için. Evet bazen yemek yerken yada dolaşırken bir iki yağmur dökülse sevinirdik. Koca kazan pilavından artan pilav hiç israf olmazdı durumu zayıf olan ailelere kendi tasları ile yaşlı tek başına kalan kadınlara özellikle birlik pilavından gönderirlerdi. Yinede kalan olursa orada bulanan çocuklara yakın komşulara taslarını doldurup evlerine götürmesi için dağıtırlardı.
Buradaki imece olandan alıp olmayana durumu kötü olana bir çeşit yardım gibiydi. Çocuklar güzel bir şey yaptıkları, kendi emek verdikleri için sevinçle yaparlar o pilavı da iştahla yerlerdi. kadınlar aralarında birlik beraberlik ruhu yaratarak komşu komşuyla güzel yardımlaşma ruhu yaratırlardı.
Çocuklar günlük oyunlarının arasında yeni bir çeşit yaratırken bu işi birlikte yapmanın hazzı ile arkadaşlar arasındaki huzursuzlukta kalkardı o günü kendimiz güzel ve büyük bir şey yapmış gibi hissederdik. Bütün gün süren bu ritüeli yağmur duasını yemek esnasında yaparak kendimize de bir sevap kazandırmış olmanın duygusu ile evimize giderdik.
Yağ yağmur, tarlada çamur, teknede hamur, ver Allahım ver sicim gibi yağmur… Ne güzel tekerleme 😃