admin

Pamukkale Benzersiz beyaz pamuk güzelliğine beyaz gökyüzü yansımış

Denizli’nin pamuk diyarı gibi duran Pamukkale Travertenleri hakkında bir şeyler duymayan yoktur. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yerini alan bu bembeyaz yeri herkesin görmesini öneriyoruz. Pamukkale insanı şaşkına çeviren bir doğal güzelliğe ev sahipliği yapıyor.

Bu doğal oluşumun muhteşem görünümünün bozulmaması çok dikkatli bir şekilde korunması gerekiyor. Çünkü geçtiğimiz yıllarda travertenlerin kararmaya başladığı ile ilgili haberler çıkmaya başlamıştı. Görenleri adeta aşık eden bir doğa harikası olan bu travertenlere gereken önem verildiğinde tekrar eski haline dönmüş. Ama tabii ki bu önemi devam ettirmek gerekiyor. Çünkü dikkat edilmediği zaman bu doğal oluşum yok olma tehlikesi içine giriyor.
[URIS id=10789]

Pamukkale Travertenleri nasıl oluşmuş?

Travertenler çeşitli kimyasal reaksiyonların çökelmesi sonucunda oluşuyor. Aslında bir çeşit kayadır. Pamukkale bölgesinde travertenlerin olduğu alanda 17 adet sıcaklığı 35-100 derece arasında değişin sıcak su kaynağı bulunuyor. Bu termal su kaynağından çıktıktan sonra travertenlerin başına geliyor ve travertenlerin katlarında çökelmeye başlıyor.

Termal su kaynağından çıkarken 35 derece civarında oluyor. Suyun içerisinde bol miktarda Kalsiyum Hidrokarbonat bulunuyor. Kaynaktan çıktıktan sonra oksijen ile temas ettiğinde Karbondioksit ve Karbon Monoksit uçuyor. Geriye de Kalsiyum Karbonat kalıp çökelmeye başlıyor. Aslında ilk olarak jel halinde oluşuyor. Zaman içinde sertleşerek kaya formuna giriyor.

FİLİSTİN’İN TEPESİNE BOMBALAR YAĞARKEN KUDÜS KAN AĞLIYOR ( müslümanlar sadece konuşuyor ve kınıyor )

Onlarca Filistinliyi Şehit Eden İsrail’in Savaş Uçakları Gazze’yi Vurdu
(Kanlı pazartesinin bilançosu :60 ölü 3 bine yakın yaralı var)14-15 mayıs 2018

Hiç bir islam ülkesinin bir tane kendi yaptığı bir uçağı yok; hiç İslam ülkesinin kendi yaptığı otomobili ve motoru yok. Hiç bir İslam ülkesi uzaya gidebilmiş değil. Hiç bir islam ülkesi eknomik olarak gelişememiş hala sömürülmektedir.

Nerde kaldı koca imparatorluk kuran Osmanlı  ; nerde kaldı Safevi devletini kuranlar.

ben söyleyeyim Orta çağda kaldılar .

Hala birbiri ile ekonomik savaş yerine  mezhep çatışmaları yaparak iktidar kurarken dışarda , başka ülkelerinin silahlarıyla Şia ve sünni  savaşı yaparak birbirlerini yok ediyor müslümanlar. Hala hiristiyanların yaptığı motorlara binip bağımsız islam ülkesi diye haykırıyorlar. Evet müslüman çocukları ellerine sadece ip ve mancınıkla bırakan islam aleminin ulemaları, bilim adamları, siyasetciler ve yöneticiler yarattığınız teknoloji ile övünebelirsiniz.  Kafanıza uçaktan atılan bombalar yağarken siz hangi mahzenlerdesiniz.

Allah’a borcunuzu affettirmek için ibadet yapabilirsiniz bunları  gün boyu yapabilirsiniz ama toplumu bilimsiz, teknolojisiz  sizin demogojilerinizle yoksul fakir  ve taşla savaşmaya mahkum ettiğiniz için islam alemi yanıyor.

Allah’ın sizin ibadetinize ihtiyacı yok, siz ibadeti kendi cennetiniz ve kendi rahatınız için yapıyorsunuz; ama toplumu çalıştırmayarak onlara ilerlemeyi değil gerici felsefelerinizi empoze ettiğiniz için Kudüs yanıyor ilk kabe elden gitti.

Herkes Safeviler, Osmanlılar diye geriye bakınıp övünürken islam ülkeleri, Arap birliği onun karşısındaki ülkeler ve petrol zengini suudiler kendi köşklerinizde rahat yaşayın ama tarih sizi hiçbir zaman iyi gözle bakmayacaktır.

İslamiyeti perişan eden felsefeniz ve  kadınları sadece evlere kapatmaya bez parçalarına sararak kapanmaya zorlarsanız toplumun yarısını yok edersiniz. Kalan yarısı erkeklerde zaten bir işe yaramıyor.

İslam alemini birbirlerini mezheplerle boğazlamalarını sağlamaya devam ettiğiniz sürece bu gün yahudiler yarın hiristiyan alemi yeniden kendi uçakları ile tepenizde hangi devletinizi dağıtıcağının sırasını bekleyin.

Suudiler sanmasınlarki bizim paralarla amerika bize bakar paranın musluğu kesildiği zaman kime dayanacaksınız kendi toplumunu fakir ve perişan bırakan kendi ülkesinin ilerlemesini gelişmesi yerine kendi rahatlarına bakan siyasetciler sizi daha çok siyanist sopası ile dayak yersiniz

küçüçük israili koca islam alemi sadece kınıyor Filistililerin yanında oluyor yada kendilerinin söz sahibi olmadığı BM  toplantıya çağırıyor en sonda Arap birliği toplantı yı  üç gün sonraya alıyor. Gazze yandıktan Kudüs elden gittikten sonra sen kına yaksan ne olur yanında olsan ne olur filistinin üstüne her gün bombalar yağdıktan sonra

İbrahim CAN

KUDÜS ‘ün basındaki yansımaları (ilk iki  gün)

Aşağıdaki  alıntılar Milliyet’en kısaltılarak alınmıştır

Erdoğan, Abbas  (telefonla görüşmüş ve)

İsrail’in Filistinlilere saldırılarını kınadı.  (sadece kına yakmış)

hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa diledi. dünyanın bu zulme seyirci kalmaması gerekir , “İsrail devlet terörü estirmektedir. İsrail, bir terör devletidir.  İsrail’in yaptığı bir soykırımdır. Bu soykırımı lanetliyorum” dedi

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş Yegane çözüm, ümmetin bir araya gelerek zulme ve işgale engel olmasıdır.” dedi. (Diyanet bir şey yapamadığı için rahat konuşuyor)

 İran Dışişleri Bakanlığı..Filistinlilere yönelik “katliamını” kınayarak  uluslararısı toplumu müdahele çağrısı yapmış (kına yakmış, çağrı yapmış ama kimse dinlemiyor)

KKTC) Cumhurbaşkanı  Mustafa Akıncı,..Tel Aviv Büyükelçiliğini  Kudüs’e taşımasını kınadı

Pakistan hükümeti ve halkı Filistin  halkının yanındadır.

Kuveyt,..BM Güvenlik Konseyi’ni acil  toplantıya çağırdı

 

Mısır Dışişleri ..güç kullanılmasının kesinlikle kabul edilmediği belirtildi…Filistin halkının meşru haklarını tamamen desteklediği ifade edildi.

——————–

Arap Parlamentosu, Birleşmiş Milletler’e (BM)..Filistinlilere karşı gerçekleştirdiği katliamın durması için müdahale çağrısında bulundu. ..

Arap Birliği, ABD’nin hamlesiyle ilgili olarak Çarşamba günü olağanüstü toplanacağını açıkladı.


Filistin’in Birleşmiş Milletler.. BM Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) acil toplanma çağrısında  bulundu.

72 yılda haritadaki devlet yer değiştirmiş yeni gelen azınlık iken yetmiş yılda ev sahibi azınlık durumuna düşmüştür.Sürgündeki halk ev sahibi sürgüne göndermiştir

“””Filistin dışındaki tüm Yahudileri, ‘’Ârz-ı Mev’ud’’da (Vâdedilmiş toprak) bir araya getirmek, daha sonrasında Hz. Süleyman’ın tapınağını Sion tepesine inşa ederek, Yahudileri tüm insanlığa üstün kılma idealine Siyonizm denmektedir.

Yahudilerin Sion macerası M.S. 70 yılında başlar. Roma kralı Titus, Kudüs’ü zaptederek Süleyman Mabedini yıkmış, hemen ardından bölgedeki tüm Yahudileri farklı coğrafyalara sürgün etmiştir. Sibirya, Avrupa ve Anadolu gibi Roma İmparatorluğunun kollarının uzandığı uç bölgelere Yahudiler özenle dağıtılmış, ayrıştırılmıştır.

Yahudiler sürgün sonrasında sürekli kendilerini kurtaracak ve Kudüs’e geri götürecek bir Mesih bekliyorlardı.

İngilizlerin, Ortadoğu’nun zenginliklerinden yararlanmak, İslam ülkelerini bölmek ve Filistin’de bir Yahudi devleti kurmak için dünya Yahudilerini tek bayrak altına toplama fikrini ortaya attığını görürüz.

Sion davasını aşılarken, genç Yahudi talebeler de boş durmuyor ve dernekler kuruyorlardı. 1878’de Rusya’da birçok muhtelif cemiyetler ortaya çıkmaya başladı.

Siyonistler hedefleri doğrultusunda kendi ırklarına kıyımlar gerçekleştirenler ile kol kola olmaktan çekinmemişler ve bu kıyımları, İsrail’e yapılacak göç için desteklemişlerdir.

http://akademikperspektif.com/2014/09/13/tarihi-boyutu-ile-israilin-kurulus-sureci-ve-osmanli/

“””

Filistinliler, İsrail’in kuruluşunu Nekbe yani ‘Büyük Felaket’ olarak adlandırıyor.

——————————————————-

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu,..Gazze sınırında düzenlenen barışçıl gösteriler sırasında  55 Filistinliyi şehit etmesinin “meşru savunma” olduğunu iddia etti.

İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD için “Dünyada daha iyi bir dostumuz yok. Tarihi tanıyarak tarih yazdınız. Bu anı hatırlayın, Trump tarih yazdı. ABD ve İsrail’i her zamankinden daha fazla yakınlaştırdı” dedi. Bugünün kendileri için ‘zafer günü’ olduğunu söyledi.

Beyaz Saray.. 52 Filistinliye ilişkin “İsrail’in kendisini savunma hakkı var” açıklamasını yaptı.

ABD Dışişleri Bakanı..İsrail ve Filistinliler arasında barışın sağlanmasını istediklerini öne sürdü.

————————————————————

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri..insanın şoke eden ölümü ve yüzlerce insanın yaralanması hemen şimdi durmalı. Yaşam hakkına saygı duyulmalı. İnsan hakları ihlallerini gerçekleştirenler hesap vermeli.

(BM) Genel Sekreteri Antonio..Gazze Şeridi’nden gelen  haberler beni çok kaygılandırıyor.” diye konuştu.

BM Genel Sekreteri Guterres..Filistinlinin hayatını kaybetmesi ve yaralanması alarm verici.” dedi.

BMGK) İsrail askerlerinin imza attığı katliamı soruşturmasına yönelik teklif ABD’nin engeline takıldı. Söz konusu öneri Kuveyt’ten gelmişti.


Avrupa Birliği (AB), İsrail’in Gazze’de yaptığı  katliama zayıf tepki göstererek, “İsrail, barışçıl gösteri hakkına ve güç kullanımında orantılılık ilkesine saygı göstermelidir”

İngiltere Başbakanlığı..ölümlerden dolayı endişe duyulduğu belirtilerek, itidal çağrısı yapıldı.

Fransa Dışişleri Bakanı…ABD’nin büyükelçiliğini taşıma kararını onaylamadıklarını söyledi.

İtalya Dışişleri Bakanı..katliama ilişkin endişe ve derin üzüntü duyduğunu belirtti. (endişelenmiş)

Yunanistan,..barışçıl gösteri düzenleyen Filistinlilere karşı saldırılarını “nefret ve derin endişeyle” karşıladığını bildirdi.

Yeni Zelanda Başbakanı..Meydana gelen şiddeti kınıyoruz” açıklamasını yaptı.

Ardern, “ABD’nin temsilciliklerini Kudüs’e taşıyacaklarını açıkladığında bunun

 

Meksika’nın başkenti Mexico City’deki ABD Büyükelçiliği’nin önünde toplananlar, İsrail’i protesto etti.

Filistin’in komşusu Ürdün’ün başkenti Amman’daki gösteride, İsrail bayrakları yakıldı.

 

PAMUKKALE ANTİK HAVUZ (Kleopatra havuzu) ve MÜZE–ANTIQUE POOL MUSEUM HIERAPOLIS

milattan önce 2. yüzyıldan kalan Hierapolis kentindeki Antik Havuz, nam-ı diğer Kleopatra HavuzuUNESCO koruması altında, Dünya Kültür Mirası Listesi’ndeki sit alanı Hierapolis Antik Kenti içinde, Pamukkale Travertenleri’nin hemen yukarısındaki alanda yer alır

Antik Havuz, Denizli’nin Pamukkale İlçesi’nde, Pamukkale Travertenleri’nin hemen bitişiğindeki alanda yer alan Hierapolis Antik Kenti ören alanı içinde bulunuyor. Burası, Denizli merkezden 18 km uzaklıkta. Buraya gelmek için D585 yolundan kuzeye doğru gidiyorsunuz. Zaten yol boyunca Pamukkale/ Hierapolis yönlendirmeleri var.  Konum için tıklayın.

HİERAPOLİS ANTİK HAVUZ’UN OLUŞUMU

M.S 7. Yüzyılda bir deprem şehrin ortasında bir çukur açmış, şehrin güzelim sütunlarını tutmuş içine savurmuş, özgür kalan termal sular da içini doldurunca bu Antik Havuz oluşmuş. Hikayesi bile vay dedirtti bize. Roma İmparatorluğu Dönemi’nde bile Hierapolis ve çevresi tam bir sağlık merkezi / spa gibi olduğundan, Antik Havuz’un suyunun bazı cilt ve dolaşım sorunlarına iyi geldiği ta o dönemden beri yaygın bir kanı. Bu nedenle, böylesine doğal, şifalı ve aynı zamanda estetik bir havuzun popüler olmaması gibi bir durum söz konusu değil. Ama ne popülerlik! Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın bile bu havuzun methini duyup geldiği iddia ediliyor. Havuzu termal sular beslediği için yaz kış sıcaklığı tam da optimal vücut sıcaklığı olan 36 derece. Yani havuzun kışınki keyfini de artık siz düşünün!

Özellikle Roma İmparatorluğu Dönemi’nde Hierapolis ve çevresi tam bir sağlık merkezi durumundaydı. O yıllarda antik kente ve etrafına kurulan 15’ ten fazla hamama binlerce insan gelir ve sağlıklarına kavuşurlardı. Bugün antik havuzu meydana getiren İ.S. VII. Yüzyılda oluşan depremdir. Sütunlu caddenin yanında yer alan sivil agoraya ait ion düzeninde yapılmış olan (İ.S. I.yy) portik bu deprem sonucunda oluşan kırık içinde meydana gelen havuzun içine yıkılmıştır.

Antik Havuz, suyun sıcaklığı nedeni ile rahatlatıcı bir etkiye sahip olmasının yanı sıra, birçok hastalığın tedavisi konusunda da etkilidir.

Bu konuda yapılan araştırmalara göre Antik Havuz’un suyu, kalp hastalığı, damar sertliği, tansiyon, romatizma, deri, göz, raşitizm, felç, sinir ve damar hastalıklarına, içildiğinde de spazmlı midelere çok iyi gelmektedir. Bu da Roma Dönemi’nden itibaren Antik Havuz’un etrafında sürekli olarak sağlık merkezlerinin kurulmasının nedenini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Özellikle Roma İmparatorluğu Dönemi’ nde Hierapolis ve çevresi tam bir sağlık merkezi durumundaydı. O yıllarda antik kente ve etrafına kurulan 15’ ten fazla hamama binlerce insan gelir ve sağlıklarına kavuşurlardı.

PAMUKKALE ANTİK TİYATRO ( COTTON CASTLE Hierapolis) DENİZLİ

Akdeniz Havzası içinde en önemli ve özgün Roma Tiyatrosu olan 1800 yıllık Hierapolis Anfi Tiyatrosu. Yapımı 150 yıl süren, Anfi Tiyatro Hem kültürel hem doğal miras olarak UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan ve dünyada eşi benzeri olmayan 2500 yıllık Pamukkale Hierapolis Antik Kenti’ nde bulunuyor. Gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları neticesinde, Antalya Perge Tiyatrosunun dışında hiçbir antik tiyatroda olmayan mitolojik kabartmaları, görkemli sahne binası, oturma basamakları ile Hierapolis Anfi Tiyatrosu, şu anda Akdeniz havzası içinde Roma Dönemi Anadolu Tiyatroları arasında en önemli ve özgün bir yere sahiptir.

Hierapolis Anfi Tiyatrosu Tarihi ve Mimari Yapısı

1800 yıllık Hierapolis Anfi Tiyatrosu’ nun yapımı; M.S. I. yüzyılın ikinci yarısında başlanılmış, III. yüzyılın başlarında da tamamlanmış ve yaklaşık 150 yıl sürmüştür.

Tiyatro için Roma tiyatrolarının en güzel örneklerinden biri desek yanlış olmaz. Yamaca yaslanmış tüm cepheleriyle birlikte korunabilen bu muhteşem yapının 50 oturma sırası bulunur.  Bu oturma sıraları 8 merdivenle 9 bölüme ayrılmıştır. Cavea’nın tam ortasından geçen Diozoma’ ya her iki yandan tonozlu birer geçit ile (vomitoryum) girilir. Sütunların arası heykeller ile süslenmiş olup, sahne arkasındaki duvarlarda ise mermer kabartmalar yer alır. Bu kabartmalar Antalya Perge Antik Tiyatoro’su haricinde sadece burada görülmüştür.

Tiyatroda yer alan kabartmalı frizlerde;

– Apollon ve Artemis’ in doğuşu ve dini ayin sahneler,

– Dionysos, Satyr ve Menad’ lardan oluşan eğlence sahneleri,

– Marsyas ve Apollon arasında geçen müzik yarışması,

– Tanrılar ile devler arasındaki (Giganthomachi) savaşlar,

– Yer altı tanrısı Hades’ in tanrıça Persephone’ yi yer altına kaçırması,

– Hierapolis Kenti için yapılan sportif yarış sahneleri,

– Arşitravın kral kapısı üstünde İmparator Septimus Severus’ un taç giyme merasimi tasvir edilmiştir.

Hierapolis Anfi Tiyatrosu Restorasyon Çalışmaları

19 Haziran 2010 yılı tarihinde, Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle, İl Kültür ve Müze Müdürlüğü denetiminde, İtalyan Kazı Heyeti tarafından restorasyon gerçekleşmiştir. Sahne Binasına ait olan 3.000 bine yakın mermer blok ve mimari süsleme parçaları tek tek incelemiş, % 95 mevcut olan orijinal mimari malzeme kullanılmıştır. Restorasyon çalışmaları 10 Haziran 2013 tarihinde tamamlanmıştır.

Türkiye’ de Sahne Binası restore edilen tek tiyatro ünvanına sahip olan Pamukkale Hierapolis Anfi Tiyatrosu,yapılan bu restorasyon çalışmaları sonrası 12.000 kişi kapasitesi ile kültürel ve sanatsal etkinlikler için faal duruma gelmiştir

ALINTI: https://gezilmesigerekenyerler.com/gezilecek-yerler/hierapolis-anfi-tiyatrosu-nerede-tarihi-mimari-yapisi.html

Pamukkale Antik tiyatro fotoğrafları

PAMUKKALE ANTİK TİYATRO

Grek Tiyatrosu tipinde yamaca yaslanmış 300 ayak (91 m) tüm cephesiyle birlikte korunabilen büyük bir yapıdır. İnşasına; İ.S. 60 yılında olan büyük bir depremin ardından Flavius’lar döneminde İ.S. 62 yılında başlanmıştır. Hadrian döneminde (İ.S. 117 – 137) inşa halindedir. Yapı Severuslar döneminde İ.S. 206 yılında tamamlanmıştır.

Cavea’ da 50 oturma sırası bulunur. Bu oturma sıraları 8 merdivenle 7 bölüme ayrılmıştır. Cavea’ nın tam ortasından geçen Diozoma’ ya her iki yandan tonozlu birer geçit ile (vomitoryum) girilir. Cavea’ nın ortasında yer alan krallık locası ve orkestrayı çevreleyen 6 ayak (3.66 m) yüksekliğindeki sahne ön duvarında 5 kapı ve altı niş bulunmakta, bunların önünde 10 adet sütun yer almaktadır. Mermer sütunların üzerleri istiridye kabuğu şeklinde motiflerle dekore edilmiştir. Sahnenin gerisinde arka duvarı süsleyen üst üste sıralanmış 3 sütun dizisinden, alttakiler sekizgen kaideler üzerinde yükselir ve yivsizdir.

Sütunların arası heykellerle süslenmiş olup, tiyatroda yer alan kabartmalı frizlerde; Apollon ve Artemis’in doğuşu ve dini ayin sahneler, Dionysos, Satyr ve Menad’lardan oluşan eğlence sahneleri, Marsyas ve Apollon arasında geçen müzik yarışması, tanrılar ile devler arasındaki (Giganthomachi) savaşlar, yer altı tanrısı Hades’in tanrıça Persephone’yi yer altına kaçırması gibi mitolojik konular ile Hierapolis kenti için yapılan sportif yarış sahneleri, arşitravın kral kapısı üstünde İmparator Septimus Severus’un taç giyme merasimi tasvir edilmiştir. Kabartmalar, stillerinden de anlaşılacağı üzere değişik dönemlerde farklı ustalar tarafından yapılmıştır.

Özellikle mitolojik konuların işlendiği sahnelerde Helenistik dönem heykel sanatlarının etkilerini, kalabalık, hareketli ve canlı figürlerde görmek mümkündür. Bu figürlerde Bergama sanat ekolünün (Zeus Altarı Kabartmaları) biraz etkileri görülmektedir. Sahne binasının kabartmalı frizlerle süslenmesi açısından tiyatro, Perge, Side ve Nyssa tiyatrolarıyla büyük bir benzerlik gösteri

ALINTI: http://www.mekan360.com/360fx_pamukkaleantiktiyatro-denizli-merkez.html

.

Teleferikle bağbaşı yaylası; Denizli rakım 1400

Denizli Kervansaray mevkiinde bulunan Denizli Teleferik ve Bağbaşı Yaylası, Denizli Terminali’ ne 9 km, Denizli Tren Garı’ na 9.5 km. ve Çardak Havalimanı’ na ise 70 km. mesafede yer almaktadır. Tesise ulaşım Teleferik ile sağlanmaktadır.

Denizli Teleferik ve Bağbaşı Yaylası, Alkolsüz Yarım Pansiyon konsepti ile misafirlerine hizmet vermektedir. 15 adet aile odası ve 15 adet standart oda olmak üzere toplam 30 adet bungalov evi bulunmaktadır. Doğal ve taze ürünlerle hazırlanan kahvaltı restoranı, Denizli yöresel lezzetlerini tadabileceğiniz Kebab Evi ve Gözleme ikramının yapıldığı Kıl Çadırı ile misafirlerini ağırlamaktadır. Ayrıca iş ve eğitim amaçlı konaklamalarınızda yararlanabileceğiniz 60 kişilik toplantı salonu ile sizlere hizmet vermektedir. Tesiste evlilik cüzdanı gösterilmesi zorunludur.

Zehirleniyor çocuklarımız

Kimsesiz çocuklarımız

ölüyoruz yavaş, yavaş ölüyoruz
iğnelerle kendimizi öldürüyoruz
öyle ki içmesem, iğne vurmasam

dayanamıyorum

kollarım delik deşik
ekmek aş istemem
bir fırt çeksem
bulutlar üstündeyim

vücutlar paramparça
yerlerde yuvarlanıyor

incecik bedenler
yerlerde kıvranıyor
Çocuklar yavaş yavaş ölüyor

kuytuluklarda yuvarlanıyor
bir insan gibi değil
bir hayvan gibi yaşıyor
kuru kartonlar üstünde 

barakalarda yaşıyorlar
herhalde bunlar insan değil
hayvan olsa dernekleri olurdu
insan olsa  dergileri olurdu

bunlar anasız babasız
kimsesiz çocuklar
sentetik zehirle sürünerek
yavaş yavaş ölüyor

aldırış eden yok
hükümetler ne çare
para babaları geçsin kar ‘a
ezilsin gençler

fakir çocukları bir bit gibi
her gün zehirlensinler
ocaklar sönsün
insanlar öldürülsün her gün

yaşam savaşı deyip geçersin.
savaşlarla cana kıymak değil
asıl olan savaştan uzak,
insanı yaşatmak

savaş her bir şeyi yok eder

kimi yavaş yavaş (iğnelerle) ölür
kimi top yekün (bombalarla) ölür
tüketiyoruz çocuklarımızı
analar babalar üretsin dursun

bizde çocuktuk
ailemiz ve çevremiz
elimizden tuttu büyüttü

büyüyemeyen çocuklar
yavaş yavaş ölüyor

bakamazsan çocuğa
bırakın bir fidan gibi
doğada büyüsün

bir çiçek gibi bakım yapın
Çiçek açsın çocuklar

kuytulara atmayın çocukları
sahipsiz kalmasın insanoğlu
onlar hayvan değil insan

bakarsan  adam olur
morfinlersen yavaş yavaş ölür
iyi bakın çocuklarınıza
bakımsız çocuklar yavaş yavaş ölür.

çocuklar ölürse bir nesil ölür
insanlığımız ölür
geleceğimiz ölür

Çocuklar yavaş yavaş ölür.

KIŞLA MAHALLESİNDE ÇOCUKLARIN YAĞMUR DUASI

 

KIŞLA MAHALLESİNDE

70-80 YILLARDAN BİR GÜN;   ÇOCUKLARIN GÖZÜ İLE
           

  Yağ yağ yağmur
                                Tarlada çamur
                                                Teknede hamur
                                                                  Ver Allahım ver
                                                                                         Sicim gibi yağmur

                            Mıstık en önde çecin(bez) bir tarafından tutarken sesi gür çıkan diğer çocuklar bezin diğer uçlarında tutarak bağıra bağıra mahalleyi dolaşırdı. Mahallemizin Saffet abası havaların kurak gitmesi çoluk çocuğun mahallede boş boş dolaşmasın, hır gün çıkarmasın diye yağmur duası için yetişkin çocukları çağırır hadi size tereyağlı pilav yapacam şu bezi alın kim ne verirse bulgur ve yağ toplayın derdi. Mahallede ki tüm çocuklar elinde bezle yağ yağmur tekerlemesini okumaya başladığında mahallenin tüm çocukları sokağa inerdi.

Herkes bezin bir ucundan tutar yağ yağmur tarlada çamur teknede hamur ver Allahım sicim gibi yağmur tekerlemesini hep bir ağızdan söylerdik. Saffet aba Avniye aba hepsi bir arada kazanlarının hazırlar biz çocuklar ise her kapıyı çalarak Bulgur yağ toplardık. Herkes evinde ne varsa neyi fazla ise ondan bir tas bulgurunu koyar yağı olan (tereyağı olmazdı ama o zaman vita yağı vardı ) bir kaç kaşık tepsinin üzerine koyardı. Böylece bezin ortasında biriken bulgur ve tepside topladığımız yağla beraber mahalleyi yusyuvarlak dolaştıktan sonra Saffet abanın evinin önüne gelirdik. Yağmur duasından sonra yağmurun yağmasını beklerdik. Saffet aba gelen bulgur ve yağla bize bi kazan bulgur pilavı yapardı. eksik olan bir şeyi varsa onu katardı. En çok da emeğini katardı.      

Çocuklara hadin bakalım kendi tasınızı ve kaşığınızı evinizden getirin size pilav dağıtacağım derdi. Bulgur toplayan tüm çocuklar evlerine gider küçük tasları ile beraber gelirlerdi. Çocuklar sıraya girerek herkes tasına birlik pilavını alır oracıkta bir köşede kaşıklayarak yerdi. O pilav o kadar tatlı olurdu ki evde olsa zorunsuyarak bulgur pilavını yiyen çocuklar birbirleri ile yarışarak yerdi. Herkes orada karnını doyururdu.

Saffet aba bu işleri bazen havanın durumuna bakarak yağış yağma ihtimali olan güne getirirdi ki bakın sizin dualarınız kabul oldu demek için. Evet bazen yemek yerken yada dolaşırken bir iki yağmur dökülse sevinirdik. Koca kazan pilavından artan pilav hiç israf olmazdı durumu zayıf olan ailelere kendi tasları ile yaşlı tek başına kalan kadınlara özellikle birlik pilavından gönderirlerdi. Yinede kalan olursa orada bulanan çocuklara yakın komşulara taslarını doldurup evlerine götürmesi için dağıtırlardı.
Buradaki imece olandan alıp olmayana durumu kötü olana bir çeşit yardım gibiydi. Çocuklar güzel bir şey yaptıkları, kendi emek verdikleri için sevinçle yaparlar o pilavı da iştahla yerlerdi. kadınlar aralarında birlik beraberlik ruhu yaratarak komşu komşuyla güzel yardımlaşma ruhu yaratırlardı.

Çocuklar günlük oyunlarının arasında yeni bir çeşit yaratırken bu işi birlikte yapmanın hazzı ile arkadaşlar arasındaki huzursuzlukta kalkardı o günü kendimiz güzel ve büyük bir şey yapmış gibi hissederdik. Bütün gün süren bu ritüeli yağmur duasını yemek esnasında yaparak kendimize de bir sevap kazandırmış olmanın duygusu ile evimize giderdik.

       

 

 

 

 

Tarsus Taşkuyu mağarası videosu

                      İlçemiz Müze Müdürlüğü denetiminde koleksiyonerlik yapan Kadir DURMAZ tarafından Müdürlüğümüze yapılan bir ihbarda Tarsus İlçesine bağlı Taşkuyu Köyü mevkiinde Tarsus’a 15 km. Eshab-ı Kehf’e ise 1 km. mesafede bir mağaranın bulunduğunu bildirmiştir

https://www.facebook.com/ibrahim.can.908/videos/10155923984824831/

                         İçeriye doğru 15 m. gidildiğinde 8 m. derinliğinde 6 m. çapında dairesel bir çukur ile karşılaşılmaktadır. Yine Mehmet AKÇAY’ ın projesiyle buraya dönerli bir merdiven yapılarak ana galerilere ulaşım kolaylaştırıldı. Çukurdan aşağıya inildiğinde 300 m2 lik sarkıt, dikit ve travertenlerle süslü bir galeriye girilmektedir. Çukur, derin ve inişi zor olmasından dolayı buradaki galeriyi çok az kişi görebilmiştir. Galeride yapılan incelemeler sonucu 40 cm. yüksekliğinde 3 m. uzunluğunda gizli bir geçit bulduk. Bu geçidi sürünerek geçildiğinde birbirleriyle bağlantılı çok sayıda galeri keşfettik. Bu geçittin genişletilmesi ve ana galerilere ulaşımın kolaylaştırılması için burada kazı çalışmaları yaptık. Çalışmalar sonucunda tünel genişletildi ve ana galerilere ulaşım kolaylaştırıldı

                    Galerilerin yüksekliği yer yer 10 m.ye kadar çıkmaktadır. Galerilerde çok sayıda sarkıt, dikit, duvar travertenleri ile damlataşlar bulunmaktadır. Mağaranın jeolojik yapısından dolayı mağaranın içine ışık tutulduğunda her yer fosfor gibi parlamaktadır. Geçitlerle birbirine bağlanan galeriler 200 ile 500 m2 lik alanlara sahiptir. Doğal bir oluşum olan bu mağarada hiçbir canlıya ve canlı kalıntısına rastlanmamıştır. Mağara, traverten birikimi açısından son derece zengindir. Galerileri oluşturan traverten sütunlar geniş yer tutmaktadır. Ayrıca yan duvarlar perde travertenlerle süslüdür. Mağarada yer yer sarkıtlarda su akıntısı ve yerde küçük tatlı su göletleri bulunmaktadır. Mağaranın şu anki ısısı açık havaya nazaran 7-8 derece daha sıcaktır.

                    Mağaranın Eshab-ı Kehf Mağarasına yakın olması ve asfalt yolun hemen kenarında bulunması mağaranın ilçe turizmine kazandırılmasında önemli bir etken olacaktır.
Mağarada; Tarsus Müze Müdürlüğü denetiminde Tarsus Belediyesinin lojistik yardımları ile çalışmalar devam etmektedir. Tarsus Belediyesi sponsorluğunda Maden Teknik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından mağara ekolojisi ve can güvenliği açısından turizm amaçlı sakınca bulunup bulunmadığına dair etüt çalışması yapıldı. Yapılan çalışmalar neticesinde mağaranın turizme açılmasında statik olarak bir sakıncanın olmadığı ve Türkiye’deki en güzel mağaralardan biri olduğu vurgulandı.  Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğünün uygun görüşü doğrultusunda mağaradaki galerilerde yürüme parkurları ile elektrifikasyon uygulamaları yapılıp, ilçe turizmine kazandırılmaya çalışılacaktır.

 yazımız aşağıdaki siteden alıntıdır:

TAŞKUYU MAĞARASI – Arko. Abdulbari YILDIZ

error: Content is protected !!