admin

turkiyede muhalefet neden iktidar olamıyor.

turkiyede muhalefet neden iktidar olamıyor.

iktidar: seçimi kazanan iktidar lideri yoluna devam ederken, kazanamayan muhalefet eden ssanki kendi ihtiyacı olan oyu almış gibi kendine övünecek oyu alıp yeniden başka baharda başka seçime hazirlanmak için aynen yoluna devam ederse hep muhalefet olarak kalır. her seçimde aynı sonuçlar alınır. Bu aynı deney elemanları ile farklı sonuçları elde etmek istemeye benzer. buyumeyi hedeflerken hep küçülen kadrolardan büyümeyi beklemek gibi. kazanamayan muhalefet lideri ne yerini terkeder nede iktidar olacak oyu alamadım diye ne istifa eder nede görevden el cektirilmezse sonuç zalim yoluna devam eder zülme uğrayanlarıda hala bu muhalifler savunmaya devam ederse bu muhalefet ya büyük muhaliflerden büyük umut taşıyordur veya kurtuluş mücadelesi veriyordur böyle bir plan yoksa olağan seçim bekleniyorsa aynı lider aynı kadrolarla devam ediliyorsa bu liderlik anlayışı aymaz ve bu salak kadrolar iktidarın yanında küçük ortaklık yapıyordur. artık kaybeden muhalif lider makamı terketmelidir 15 yılda iktidarı olamayan iktidardakileri deviremeyen bir parti ve bu muhalefet kendine dönmeli yeni liderini seçmelidir. yeni lider yeni kadro yoksa aynı sonuçları yasayacagimiz kaçınılmazdır aynı deneyden aynı sonuçları almak aşikardır
kapitalin kapitalizmini yaratamayan ve üretim kapitalizmi değil tüketim kapitalizmi yaratan üçüncü dünya ülke kapitalistleri: Dünya kapitalizmine kendi basıbozuk kapitalizmi ile eklemlenmeye çalışıyorlar ve çoğu zaman kendi vahşi kapitalizmlerini yaratıyorlar. evet kapitalist dünyanın ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken ne sanayileşmeyi sağlıyorlar nede kendi kapitast dünyaya ihraç ettikleri üretimlerini artıramıyorlar. nedeni gelusmiş kapitalizm ile rekabet edemedikleri eski geri üretim yapıları ve kapitalizmin tüketim cazibesi ekonomilerini bitirir. Yeni ürünlere dayanamadiklarindan her yeni model eldeki eski modelin terkedilmesi ile birikim tüketime gider üretime gitmeyen birikim sarmal olarak kendi öz üretiminin düşmesine ve dolayısıyla gerilemesin eden olur her defasinda kendi öz ahlakına kendi öz yapısına dönmeye çalışılırken birikim yapamayan ekonomiler tüketimin kölesi olur. İslam dünyası kendi üretime dönük ortodoks tipi bir mezhep yaratamadığından en ileri Hanefi mezhebi güçlü bir merkeze ve devlete hizmet eden bürokrasi yaratırken mutezile mezhebi gibi özgür bilime hizmet eden bilim adamı yaratmamamistırı kendi yarattığı tarikatlar eliyle özgürleşme yok edilmekte cumhuriyetle kazanılmyaya çalişilan özgür düşünce ve bilim küçük bir azınlığın elinde üniversitelerde ekonomisiz ve birikimsiz teori üretim merkezi olmakta ve daha çok bürokrasiye pratik donanimsiz ama teorik bilgi birikimli kadrolar yetiştirilmektedir.
muhalefet sürekli iktidarı eleştirmekten kendine donmemekte ve kendini geliştirecek kadrolar ve yeni düşunce ve felsefeyle kendini yenileme yerine aynı liderle CHP örneğindeki gibi kısmi yenilesmeler yapmakta kurutaylatda küçük değişikliklerle benzer kadrolar yoluna devam etmektedir. yeni kadro yeni liderle olur eski liderle eskinin sadece yenilenmesi olur..
sonuç her başa gelen krallar gibi başına iş gelmedikçe kaza yada kazara birsey gelmezse 10.mndrs-15.slymn-10.ozl -20 typ senesi devriyesinde ayni muhalif liderler hiç değismemistir. ayni muhalefet ile aynı sonucu alırsınız. iktidar sadece kendi kazanmış gibi yoluna devam eder oysa ona aynı kafadaki değişmeyen muhalefet kafası iktidarı ona hediye etmiştir. bakınız adamlar kazandı diyen yenik ve ezik muhalefet anlayışı ince hediyesi. bakınız İmamoğlu çalışan direnen yeni muhalefet anlayışı ( Belediye) küçük iktidarinin hediyesini almıştır. ya değişir ve dönüşürüz. ya değişmeyiz aynı kadrolar ile zülme kendi yarattigimiz zalim ile yaşamaya devam ederiz. burdaki dostlar kahvesinde aynı sohbetleri yaparız İ. spnclr

Turkiyenin kapitalsiz kapitalistleşmesi
Türk cumhuriyet burjuvazi 2 aile yarattı koç ve sabancı her ikiside montaj sanayisi ile küçük sanayimizi yarattı, ama küçükte olsa burvaziyi yaratamadık. Padişah tebası kendi yeşil burvazisini ancak 2000 krizinde restorasyon ile cumhuriyet üzerine kurdu. Ancak bu kadrolar belediyeci geçmişi ile beşli şirket ile yol köprü ve beton ağır sanayi dışı sermaye oluşumuna devlet destekli yurt dışı garantili hamleleri yeşil burjuvazi yaratamadi, ama toprakla genişleme talebi küçük Suriye yi içine katarak küçüldü. Cumhuriyet birikimleri uzerine yeniden küçülme ile yeşil burjuvazi eksi büyüme hamlesi ile Osmanlı tebasının yonetememe şatafatlı saray ideolojisi buyuyememe hastaliğina tekrar yakalanmıştır. kibir ve gurur ve bilim dışı hurafeler ideolojisi cemaatleri tarikatların ile örgütleyebilmekte ama ekonomik göstergeler üzerinde ilerleme ideolojisi yaratamaktadır . feto grubu amerika destekli ideolojisi ile banka ve okul açılımları ile turkiyede ve dünyada iktidarlara ve yeşil burjuvaziye genişlemeye destek olurken tüm Osmanlı tarikatları gibi iktidar olma hastalığı beceriksiz bir darbe girişimi ile yeşil burjuvazi yönsüz yönelimsiz bırakarak kendine kör ideolojisi ilerleme ve gelişme yaratamamaktadir. çünkü cumhuriyet birikimleri kendini idame ettirirken savurgan hazır yiyici yeşil sermaye (petrol olmadığından) sermaye fazlası bulamadığında kendi kendini yemeye başlamakta artı elde etmek için elde be varsa satmaya herşeyi sattıktan sonra en son madenleri MKE satmaya çalışmaktadır. Anadolu kendine ya gelişen demokrasi ideolojisi seçer, yada büyüme üzerine kurulu kapitalistsiz tarikat destekli ideoloji ile kendi tüketmeye devam eder. i.spnclr 27.6.2021

En Uzun Bitmeyen Gece

Sarıkamış 22 Aralık 1914sarıkamış
Sarıkamış karlar altında
Günlerden ayaz
Sabahları kar buz ve beyaz
Paltoları buz kesmiş
Ferman dinlemiyor ayaz
Her yer beyaz
Yakıyor gözleri körü körüne
Bedenler üşümüş
Ateş yakıyor koca orduyu
Bitiyor elde avuçta ne varsa
Emir hep ileri diyor
Ufuk görünmüyor artık
Gri beyaz fırtınada
Bedenler birer karaltı
Cephaneler, erzak azaldı
Üstte ne varsa artık yerlerde
Ve erzaklar da bitmek üzere
Yarın ki günde ayaz
Diğer gün zemheri başladı
Artık dönmez geri Türkün askeri
Bir sağa bir sola yaslan
Yaslan aslanlarım yaslan
Yorganınız beyaz kardan olmuş
Bizim de payımıza kar düşmüş
Yaslan Mehmedim yaslan
Düşman askeri görmeden düşen erler
Yere yığılıyor birer birer.
Kim ne kadar dayanırsa o kadar ilerde
En zayıflar düştü birer ikişer
Hayıflanmayın Mehmetlerim
Arkanızda koca bir millet var
Sizi unutur sanmayın
Sizi yollara dökenler
Hepsi tarih oldu birer birer
Kardeşleriniz kaldı geride
Onlar tekrar yollara dizilir
Her Sarıkamış gününde
En uzun gece bilirim
Sizin en uzun bitmeyen geceniz
Işıklarınız ve ardından yaktığınız
Ateşler söndü teker teker
Sizin kalplerde bıraktığınız acı hiç sönmedi
Hala Sarıkamış ta gölgeleriniz dolaşıyor
Biliyorum ruhunuz ve bedeniniz artık oralı
Bir geçmişe birde geleceğe bakıyor Sarıkamış askerleri
Nereden nereye gelmiş
Nereden nereye gitmekte bu millet
i. sapancılar (gozel)

Turkiye’de muhalefet ve iktidar

turkiyede muhalefet neden iktidar olamıyor.

iktidar: seçimi kazanan iktidar lideri yoluna devam ederken, kazanamayan muhalefet eden ssanki kendi ihtiyacı olan oyu almış gibi kendine övünecek oyu alıp yeniden başka baharda başka seçime hazirlanmak için aynen yoluna devam ederse hep muhalefet olarak kalır. her seçimde aynı sonuçlar alınır. Bu aynı deney elemanları ile farklı sonuçları elde etmek istemeye benzer. buyumeyi hedeflerken hep küçülen kadrolardan büyümeyi beklemek gibi. kazanamayan muhalefet lideri ne yerini terkeder nede iktidar olacak oyu alamadım diye ne istifa eder nede görevden el cektirilmezse sonuç zalim yoluna devam eder zülme uğrayanlarıda hala bu muhalifler savunmaya devam ederse bu muhalefet ya büyük muhaliflerden büyük umut taşıyordur veya kurtuluş mücadelesi veriyordur böyle bir plan yoksa olağan seçim bekleniyorsa aynı lider aynı kadrolarla devam ediliyorsa bu liderlik anlayışı aymaz ve bu salak kadrolar iktidarın yanında küçük ortaklık yapıyordur. artık kaybeden muhalif lider makamı terketmelidir 15 yılda iktidarı olamayan iktidardakileri deviremeyen bir parti ve bu muhalefet kendine dönmeli yeni liderini seçmelidir. yeni lider yeni kadro yoksa aynı sonuçları yasayacagimiz kaçınılmazdır aynı deneyden aynı sonuçları almak aşikardır
kapitalin kapitalizmini yaratamayan ve üretim kapitalizmi değil tüketim kapitalizmi yaratan üçüncü dünya ülke kapitalistleri: Dünya kapitalizmine kendi basıbozuk kapitalizmi ile eklemlenmeye çalışıyorlar ve çoğu zaman kendi vahşi kapitalizmlerini yaratıyorlar. evet kapitalist dünyanın ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken ne sanayileşmeyi sağlıyorlar nede kendi kapitast dünyaya ihraç ettikleri üretimlerini artıramıyorlar. nedeni gelusmiş kapitalizm ile rekabet edemedikleri eski geri üretim yapıları ve kapitalizmin tüketim cazibesi ekonomilerini bitirir. Yeni ürünlere dayanamadiklarindan her yeni model eldeki eski modelin terkedilmesi ile birikim tüketime gider üretime gitmeyen birikim sarmal olarak kendi öz üretiminin düşmesine ve dolayısıyla gerilemesin eden olur her defasinda kendi öz ahlakına kendi öz yapısına dönmeye çalışılırken birikim yapamayan ekonomiler tüketimin kölesi olur. İslam dünyası kendi üretime dönük ortodoks tipi bir mezhep yaratamadığından en ileri Hanefi mezhebi güçlü bir merkeze ve devlete hizmet eden bürokrasi yaratırken mutezile mezhebi gibi özgür bilime hizmet eden bilim adamı yaratmamamistırı kendi yarattığı tarikatlar eliyle özgürleşme yok edilmekte cumhuriyetle kazanılmyaya çalişilan özgür düşünce ve bilim küçük bir azınlığın elinde üniversitelerde ekonomisiz ve birikimsiz teori üretim merkezi olmakta ve daha çok bürokrasiye pratik donanimsiz ama teorik bilgi birikimli kadrolar yetiştirilmektedir.
muhalefet sürekli iktidarı eleştirmekten kendine donmemekte ve kendini geliştirecek kadrolar ve yeni düşunce ve felsefeyle kendini yenileme yerine aynı liderle CHP örneğindeki gibi kısmi yenilesmeler yapmakta kurutaylatda küçük değişikliklerle benzer kadrolar yoluna devam etmektedir. yeni kadro yeni liderle olur eski liderle eskinin sadece yenilenmesi olur..
sonuç her başa gelen krallar gibi başına iş gelmedikçe kaza yada kazara birsey gelmezse 10.mndrs-15.slymn-10.ozl -20 typ senesi devriyesinde ayni muhalif liderler hiç değismemistir. ayni muhalefet ile aynı sonucu alırsınız. iktidar sadece kendi kazanmış gibi yoluna devam eder oysa ona aynı kafadaki değişmeyen muhalefet kafası iktidarı ona hediye etmiştir. bakınız adamlar kazandı diyen yenik ve ezik muhalefet anlayışı ince hediyesi. bakınız İmamoğlu çalışan direnen yeni muhalefet anlayışı ( Belediye) küçük iktidarinin hediyesini almıştır. ya değişir ve dönüşürüz. ya değişmeyiz aynı kadrolar ile zülme kendi yarattigimiz zalim ile yaşamaya devam ederiz. burdaki dostlar kahvesinde aynı sohbetleri yaparız İ. spnclr

Turkiyenin kapitalsiz kapitalistleşmesi
Türk cumhuriyet burjuvazi 2 aile yarattı koç ve sabancı her ikiside montaj sanayisi ile küçük sanayimizi yarattı, ama küçükte olsa burvaziyi yaratamadık. Padişah tebası kendi yeşil burvazisini ancak 2000 krizinde restorasyon ile cumhuriyet üzerine kurdu. Ancak bu kadrolar belediyeci geçmişi ile beşli şirket ile yol köprü ve beton ağır sanayi dışı sermaye oluşumuna devlet destekli yurt dışı garantili hamleleri yeşil burjuvazi yaratamadi, ama toprakla genişleme talebi küçük Suriye yi içine katarak küçüldü. Cumhuriyet birikimleri uzerine yeniden küçülme ile yeşil burjuvazi eksi büyüme hamlesi ile Osmanlı tebasının yonetememe şatafatlı saray ideolojisi buyuyememe hastaliğina tekrar yakalanmıştır. kibir ve gurur ve bilim dışı hurafeler ideolojisi cemaatleri tarikatların ile örgütleyebilmekte ama ekonomik göstergeler üzerinde ilerleme ideolojisi yaratamaktadır . feto grubu amerika destekli ideolojisi ile banka ve okul açılımları ile turkiyede ve dünyada iktidarlara ve yeşil burjuvaziye genişlemeye destek olurken tüm Osmanlı tarikatları gibi iktidar olma hastalığı beceriksiz bir darbe girişimi ile yeşil burjuvazi yönsüz yönelimsiz bırakarak kendine kör ideolojisi ilerleme ve gelişme yaratamamaktadir. çünkü cumhuriyet birikimleri kendini idame ettirirken savurgan hazır yiyici yeşil sermaye (petrol olmadığından) sermaye fazlası bulamadığında kendi kendini yemeye başlamakta artı elde etmek için elde be varsa satmaya herşeyi sattıktan sonra en son madenleri MKE satmaya çalışmaktadır. Anadolu kendine ya gelişen demokrasi ideolojisi seçer, yada büyüme üzerine kurulu kapitalistsiz tarikat destekli ideoloji ile kendi tüketmeye devam eder. i.spnclr 27.6.2021

Muş akdoğan gölu

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Akdoğan gölü (Hamurpet Gölü) Mus  ili Varto ilçesi sınırları içinde yer alan volkanik göldür. Büyük Hamurpet ve Küçük Hamurpet gölü adıyla birbirine çok yakın iki göl bulunur. Büyük Hamurpet; deniz seviyesinden 2149m yüksekte, 21m derinliğindedir. 1088 km²lik alana sahip olan göl kaynak suları ve eriyen kar suları ile beslenir. Seviyesi yıl boyu fazla değişmeyen Büyük Hamurpetin suları kışın donar.Göl fazla sularını İskender deresine boşaltır 40 cm kadar donan gölde balık avlanıp, paten kayılabilmektedir.Kaz, ördek, turna ve kunduzun bulunduğu gölde bol miktarda aynalı sazan yaşamaktadır.

Küçük Hamurpet, Büyük Hamurpet gölünün 300m güney kısmında yer alır.Dairesel olan göl 2173 m yüksekliktedir. Daha yukarıda yer alan gölün dipten Büyük Hamurpetin gölüne akıntısı vardır.Alanı 149 km²dir.[3] Göller Muş ilinde koruma altına alınan sulak alanlardandır

[envira-gallery id=”11986″]

 

Muş 1400 rakımda kara kış ve Kış baharı

Muş şehri, Muş ilinin batısında yer almaktadır. Çavuş dağı’nın kuzeydoğu eteklerinde kurulmuş olan kentin tarihsel çekirdeği kalenin çevresidir. İstasyonun yer aldığı Muş ovası’na doğru sekiler halinde gelişen kentin eski ve yeni kısımları arasında 200 metre yükseklik farkı vardır.

Muş ovası’nın kenarında kurulan bu Doğu Anadolu bölgesi şehri, lalesi ve üzümü ile tanınır. Kent ve daha çok il Selçuklu dönemi eserleri; Malazgirt savaşı ve Alparslan ile özdeşleşmiştir.

Muş şehri, 1929 yılında Bitlis’ten ayrılmıştır.

Muş şehri, Muş ilinin batısında yer almaktadır. Çavuş Dağı’nın kuzeydoğu eteklerinde kurulmuş olan kentin tarihsel çekirdeği kalenin çevresidir. İstasyonun yer aldığı Muş Ovası’na doğru sekiler halinde gelişen kentin eski ve yeni kısımları arasında 200 metre yükseklik farkı vardır.

Muş ovası’nın kenarında kurulan bu Doğu Anadolu Bölgesi şehri, lalesi ve üzümü ile tanınır. Kent ve daha çok il Selçuklu dönemi eserleri; Malazgirt Savaşı ve Alparslan ile özdeşleşmiştir.

Muş şehri, 1929 yılında Bitlis vilayetinden ayrılarak müstakil bir il olarak, il merkezi konumu haline gelmiştir. 2008 yılı itibarıyla merkez nüfusu 70 bin dolaylarındadır. Coğrafi açıdan, Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yukarı Murat-Van Bölümü içerisinde yer alır. Muş ili ve şehri ayrıca Doğu Anadolu Bölgesi Kalkınma Projesi içinde yer almaktadır.

Muş merkez ilçesi, kuzeyden Varto; doğudan Bulanık, Hasköy ve Korkut ile komşudur. Malazgirt ilçesi ile sınırı yoktur. Solhan ve Kulp ile de sınırdaştır.

ilayetinden ayrılarak müstakil bir il olarak, il merkezi konumu haline gelmiştir. 2008 yılı itibarıyla merkez nüfusu 70 bin dolaylarındadır. Coğrafi açıdan,  Doğu Anadolu bölgesininnin Yukarı Murat-Van Bölümü içerisinde yer alır. Muş ili ve şehri ayrıca Doğu Anadolu Bölgesi Kalkınma Projesi içinde yer almaktadır[2].

Muş merkez ilçesi, kuzeyden Varto doğudan Bulanık Hadköy ve Korkut ile komşudur.  Malazgirt ilçesi ile sınırı yoktur. Solhan ve Kulp ile de sınırdaştır.

BEYAZ ÇİLE (şiir)

Muş beyaz Sarıkamış kara beyaz

BEYAZ ÇİLE ( ÇİLLE)

Burası Muştur bağları yokuş
ovası düz, tepeler uzak
ah sen bana çok uzak
Gün geldi kış geldi çattı

zemheri derdik biz bu aya
Burda Çille derlermiş kara kışa,
kar başladı derken her yer bembeyaz
pamuk tarlasına döndü bu kış bahar


Kar resimler çektik minişimle
ilk defa karı aldı eline
bizimle kar topu oynadı en sevimli haliyle


Çile ayı başladı Adananın 51 ateşinde sonra
Eksileri 20 leri görecez dediler
eksi 31 soguk aklıma hiç gelmemişti
Arabalar tekledi yollara düştük


Corona virüs kapladı her yanı
dediler beyaz mikrobu öldürür .
aylar oldu ev halkı hapis
biz karı yara yara gittik yollarda


Beyaz ne gökte bulut
ne yerde pamuk tarlası
beyaz her yerde
bulutlar yere dökülmüş


yerler kar beyazdı
Tüm renkler kayboldu
kar kendi ile baş başa kaldı


tüm canlar kuytulara saklandı
beyazdan kaçtılar
Bir sıcak yakar bir güneş
bir soğuk yakar en son kar yakar


Tüm sıcaklar uzaktan yakar
beyaz kar dokununca yakar
Ülkem beyaza boyandı


az beyazı olanlar sevinçli
çok beyaz olanlar kaçtı
beyazdan yuvalarına


yüz yıl önceydi
Sarıkamış’ta beyazlamıştı her yanı
yorgun ve bitkin ülkem insanı
kaybolan yıllarını
kaybolan topraklarını
kurtarma derdindeydi


heyhat önderleri
hasta Osmanlıyı
diriltme derdinde
Allahü ekber dağlarında
saldılar Rusların üstüne


kar beyaz yollar beyaz
ilerledi günlerce
yol almışlardı kar soğudu
tipi oldu boran oldu yağdı
yiğitler döküldü yollara


geri dönüş yolu kapalı
önlerinde karlı dağları aşmalı
önderleri hasta adamın çocukları
göremiyordu önlerini


ilerliyordu koca ordu
beyaz üstüne
geri dönüş yolları kapalı
yollar beyaz canavarla kaplı


aşamadılar dağları
Allah’a çok yakındılar
Önlerindekiler ilerledikçe
dünyadan bi haber ilerlediler


Beyaz ruslara değil
beyaz canavara karşı.
Hiç mi hesap kitap bilmezdi
allahın en yüksek dağına


Koca orduyu
koca ülkeyi sürmek
akıl işimiydi


yaktılar bizi ey halkım
hemde beyaz kar ile
deste deste yiğitler
savaşmadan düştü kar üstüne
paltoları ile


hangi akla ziyan
kıydılar size
hangi akıl sürükledi
sarıkamışda 90 binleri


kar beyaz tüm renkler
tüm kirleri kapatır
kimsesizlerin ve yuvasızların üstünü
ölümün diger adıdır beyaz


beyaz en temiz renk değildir
ilk kirlenen ve ölümün rengidir
siyah yoktur karanlık dışında


ama beyaz
daha çok kirlendi dünyamızda
Bizde çille yi yaşadık
3 bin rakımda değilse de
bin beş yüz rakımda
üç ayımızı sardı beyaz


birde bir virüs girdi araya
hep çalış sonra eve kapat kendini
vurdum dağlara kendimi
yolları kepçeler yara yara geçmiş


biz kar tepelerinin altından
beyaz yollardan geçtik
Dağların zov estiği
zoveserin eteklerin


kar kütüklerin arasında
beyaz parıldayan güzelliğini
güneşe inat
gümüş gibi parlıyor beyaz


bense kar kürtüklerinin arasında
bata çıka ilerliyorum
tepeler karı süpürmüş
çukurlara yüklemiş kendini


uzaktan o kadar güzel
o kadar beyaz ki imreniyor insan
yakınken o kadar soğuk
o kadar yakıcı
o kadar yol kesici


hele bir de tipi başlamışsa
karla karışık titriyor ayaklar
karda tepinmek bu olsa gerek


hareketsizlik 90 bin ölüm demek
benimde karda bıyıklarım buz tuttu
düşünüyorum da karda
cepheye yürüyen yiğitlerimizi


bıyıkları saçları ayakları
ve en son yürüyemeyen ayakları
buz tuttu teker teker
yollara dökülmüş bedenleri


allaha yakın bilime o kadar uzak
direniyor milletim el ayak tırnak
soğuk öldürüyor bedenleri yakarak


bize ey iyi bakın bizim gibi olmayın
diyerek yatıyor yiğitler
sizin için yattık karın üstüne
gelin seyreyleyin bizleri ders çıkarırsınız belki

sarıkamış dağlarında
düşman askerleri filme almışlar
yiğitlerimizin kara bedenlerini


ne komutan belli ne eri belli
sıra sıra dizilmiş yol kıyısına
kara düşen bedenler


Yol ver dağlar
yol ver ovalar
dereler tepeler


aç ufkumuzu bedenimizi
zihnimizi beyaz ve kara örtülerden

ibrahim spnclr

Cumhuriyet ve Restorasyon 2

Cumhuriyet ve restorasyon 2

Cumhuriyet genç Türklerin bir ideolojiydi.  Osmanlı sarayı: padişahla meclis yönetme becerisini gösteremeyen bir türlü meşrutiyeti  yönetime bile tahammül edemeyen saray diktatörlüğü kendisini  yenileyemediğinden girdiği tüm savaşları kaybetmiştir: Kurtuluş savaşına kadar batıdaki tüm topraklarını kaybetmiştir. Güneyde Araplar tarafından sırtından vurulmuş ; İngiliz işbirlikçiler Arap çöllerinde Türk askerleri arkadan vurularak ve bu ceplerde savaşarak geri çekilmiştir. ve Kafkas cephesinde 90 bin askeri  Osmanlının basiretsiz idarecileri yüzünden savaşmadan Sarıkamış’ta donarak ölmüştür. Bir türlü nereye yaslanacağını bilmeyen yönünü belirleyemeyen Osmanlı idaresi  güneyde Araplar tarafından kovulunca en son Türklük hayaline bel bağlamıştır. Türk devletlerine yakın olmak ve Kars geri almak için Enver paşa nın Alman’larla işbirliği içinde Bakü petrollerini ele geçirip Hindistan yolunu açma hayalı; kendi hayalini Alman işbirliğine bağlayan Kadük Osmanlıcılık paradigması  Sarıkamış’ta 90 bin askerimizin askeri başarılarına rağmen öngörüsüz liderlerin sayesinde ordularımızın yok olmasına neden olurken Osmanlının Alman’larla birlik hayalinin sonuna geliniyordu.

Kendine ve kendi ordularına güvenmeyen Osmanlı En son padişahının İngiliz himayesini istemesi kendini ve kendi hayalleri bitirmiştir, İmpatorluğun kendini ayakta tutacak payanda arama İngiliz himayesine girme ihtiyacı: kendi özgücüne kendi milletine güvenmeyen yönetimler geniş milletler topluluğu olan Osmanlı yönetiminin kendi küçük beyliğine geri dönme hayalinden başka bir şey değildi. Nasıl Selçuklular parçalanırken Türkler beyliklere bölündüğü gibi en büyük beylik kalabilmenin telaşı ile padişah sırtını İngilizlere dayadı ve Türk halkının kendi liderliğinde yeniden kurulan cumhuriyet hükümetinden kaçarak kendisini İngilizlere iltihak etti. Osmanlıyı tarih sahnesinden silerek yönetimi terk etti.

Padişah giderken onu destekleyenler gitti mi  gitmedi; hep geri dönmenin Cumhuriyet kadrolarını yok etmenin hayali ile yeniden iktidar olabilmek için her türlü takiye (yalancı kadrolar)kadroları ile kendilerini iktidara hazırladılar.  Cumhuriyet  güçlü bir ordu güçlü bir meclis  ve yetişmiş bir yasama yarattı. Ama cumhuriyet kendi ekonomik veçheleri ile çağdaş kapitalizmi yaratamadı. iktidardakiler kendine yakın devletle bütünleşmiş kapitalizm yarattılar. Bu nedenle burjuvazi  cumhuriyet ve demokrasi ideolojisine hiçbir zaman sahip çıkmadı zengin kapitalistler  kendini destekleyen sağ iktidarlardan yana oldu. Sol ve demokrat iktidarlar ne kadar sol söylemli ideoloji ile halka yaklaştılar ise sağ ve sağın tüm fraksiyonlarını yanına çekerek küçük burjuvaya sağ dinsel propaganda ile geniş halk kesimlerini kolaylıkla yanına çektiler. Gerek menderesin kendini yeniden üretemeyen ekonomi politiği  ile ülke krizden çıkışı 60 darbesi ile yeniden cumhuriyet kendini toparlamaya çalıştı. 60 darbesi sağın programsız ve pervasız iktidarını durdurmuştur.

CHP nin kısa süreli koalisyon hükümetinden sonra planlı ekonomiye geçiş argümanı ile Adalet partisinin politikası ile yeniden ithal ikameci politikalar yatırımlar yapılmış ama 70 ler deki  petrol  krizi tekrar ekonominin çökmesine neden olmuş Demirel’in deyimi ile 70 cente muhtaç olmuştur. Demokrat cumhuriyet kadroları Ecevit’in ortanın solu söylemi ile 70 ler deki sol fraksiyonlardaki gençleri kendi kadrolarına çekerken iktidar yürüyüşü  Kıbrıs savaşının ambargosu yine derinleşen petrol krizi ile CHP kadroları ve cumhuriyet kadroları tekrar muhalefete düşmüştür: sonuç olarak sağ kadroların ekonomik beceriksizlikleri yüzünden ülke ikinci kez darbeye maruz kalmıştır. Bu darbe Amerika’dan icazet alınarak en üst beşli çete tarafından gerçek askeri darbe yapılmıştır. 60 darbesi bir subaylar darbesi olduğu için iktidardakiler alaşağı edilmiş hükümet edenler asılmıştır. Ve sonuç olarak sosyal politikalar anayasa girmiştir. 80 darbesi Amerika 60 darbesindeki gibi iktidardakiler yok etmek yerine halka karşı yapılmıştır daha çok 68 kuşağının halka inmesi ile sol fraksiyonlu örgütler ile cumhuriyetcilerin halkçılaşmasının önüne geçmek için sola karşı darbe yapılmıştır. O zamanki parça bölük olan sol örgütler kolay lokma olarak yok edilirken(asılarak) cumhuriyet ve demokrat kadroların hepsi sindirilerek bir daha iktidara gelmesinin önüne geçmek için seçimlerde sosyal politikalar yerine sağ politikalar anayasaya girmiştir. Sağ partilerin solu ezmesi için barajları ile %35 oyla meclisin yarıdan çok oyuna sahip olunmuş demokratların ve sol kadroların asker ve polis eli yok edilmesi ezilmesi politikası güdülmüştür. Sonrasında Türkiye’yi Avrupa’nın iç pazarı haline getirmek için 5 nisan kararlarını Askerler eliyle Özal’ı kerhen  destekleyerek birlikte İthal ikameci politikadan ihraç ikameci politikaya dönülmüştür. Dünya ile entegre olmak için elde ne varsa satarak yeniden kapitalistleşme politikasına gidildi. Ekonomi ivme kazandı dünyanın yeni montaj sanayisinde bayağı ileri adımlar atıldı. Sanayicimizde dünyaya açılarak devletin elindekileri tekelleri büyük kuruluşları: demirçelik fabrikalarını, tüpraşı, barajları ve köprüleri hemen her bir şeyi bir bir Avrupa ile beraber satın almaya başladılar.

Restorasyoncular yeni Osmanlıcılık hayaline biraz daha yaklaştılar. Artık ordu cumhuriyetçi demokrat değil  iktidar ortağı aynı zamanda generalleri şirket yönetimlerine atanarak zenginleşme hayali kurmaya başladılar. Darbeler ordunun  politik gücünü artırırken aynı zamanda iktidar ortağı gibi davranmaya iktidara dizayn etme politikacıları yönlendirmeye başladılar. Özal’ın ölümü ile Özal ideolojisi kadük siyasetçilere kaldı. Gerek sağdan gerek soldan yeni partiler iktidara ortak olmaya Anavatan ve sosyal demokrat partileri ideolojilerini parçalamaya liderler birbirlerini harcamaya başladılar yeni bir ekonomi politik yaratamadıklarından ekonomide hiçbir canlanma olmadı. Sonuç olarak en geniş sağ-sol ve  koalisyonu ile ekonomi 2000 lerin krizine geldi. Artık cumhuriyet kadroları kendi kendilerini yemiş bitirmişler yeni bir ideoloji yaratamamışlar ve kadroları da küçük partilerde  parçalamışlardı. Yardıma ordu çağrılmadı geniş bir koalisyon olduğu için bu sefer Amerika’ dan Türk ekonomisti Kemal derviş getirilerek ekonominin yeniden dizayn etme görevi verildi.  Gerçekten bir parti gibi davranarak ekonomiyi düze çıkardı  eksi  dokuz büyümeden(küçülme) + artı büyümelere getirdi. Ama Solun ayakta duramayan lideri Ecevit’in bitik kadrosu Bahçeli’nin MHP si ve yine Anavatan partisinin Yılmaz’ı ve (Adalet partisinin devamı olan) doğru yol partisi Çilleri ile meclise giremeyerek tarih sahnesinden çekilirken ayakta kalan CHP kadrosu ve yine milli selametin gerek 12 eylül darbesinde hiç zayiat vermeyen yine Özal tarafından özel olarak desteklenen selamet kadrosuydu. Bu kadro krizi fırsata çevirerek kısa zamanda partileşen o zamanki İstanbul belediye başkanı olan Erdogan kadrosu 2001 krizinin ayakta ve diri kalan kadroları meclise sağın ezici çoğunluğu ile gerek Anavatan, gerek Doğruyol partisi kadrolarını içine alarak sağın en geniş iktidarını ak parti kendi içinde toplayarak restorasyon için sağ partiler dikensiz gül bahçesi yaratıldı.

Böylece restorasyonun son halkası milli selamet kadroları cumhuriyetin lider yaratamayan kendini yönetemeyen sürekli kriz yaratan kadroları ile krizdeki çöküşten sonra restorasyoncular iktidar yürüyüşünü tamamladılar. Gerisi artık cumhuriyetin kazanımlarına kendilerine mal etme kendi sarı değil yeşil kapitalistlerini kendi ordusunu ve kendi basınını ve kendi yasama gücünü yaratmak için sağın kullandığı tüm argümanlarını  kullanarak ve aynı zamanda kendi projelerini de üreterek  yaklaşık 20 yıldır cumhuriyetin özgür üretken demokrat  Türk politikalarını hemen hepsinin yeniden üretilmesine engel oldular. sağa iktidar olma sola da ana muhalefet görevi ikincil iktidarı verme gayreti ile iktidarı paylaşmışlardır.

Bu dönemde iki lider solda Baykal  (kaset şantajı ile)koltuğu Kılıçdaroğlu’na kerhen verme ve sağda Abdullah Gül yine koltuğu bir başka senaryolarla koltuğu kerhen Erdoğan’a verme. Ne sağın iktidarı nede solun iktidarı kendi makamını seçimle yada seçimsiz terk etmemektedir. Ak partide 3 dönem kuralı ile kadrolar yenilenirken solda 3 -5 seçim döneminden öte sanki iktidarmış gibi koltuk sevdası ile yeniden yenilen güreşçi güreşe doymazmış misali yenilen muhalefet liderleri  seçimlere doymuyor dolayısıyla ne kadro anlayışı yenileniyor nede partinin çizgisi yeni bir ideoloji yeni bir görüş nede sağ kadrolar gibi yeni bir proje üretemiyor.

Özal’ın köprüyü yaptırırım sol partinin de yaptırmam inadı ile halk yeni projeler ile şimdide İstanbul Kanal yaptırırım yaptırmam  proje savaşları  sağın projelerinin tartışılmasına yol açmakta kendisi yeni bir proje sunmadığından solun da sağ projelerin sadece karşı politika üreterek  kendisinin proje üretememesine dolayısıyla kendini yeniden üretemeyen sol sosyal demokrat kadrolar kendilerini olmayan projelerini yaşlandırarak iktidarsızlaştırmaktadırlar

Ne yapmalı

Sol kendi üzerindeki  ölü toprağını atmalıdır. Artık komünizm korkusu ile sol politikalardan uzaklaşarak  sağ politika üretimi solda durarak yapılmamaktadır. Sadece popülizm yapılırken kendi insanımıza küçük umutlar verirken geniş kitleler sağın kuyruğu haline gelmektedir. Sağın insanlarına sol bakış açısı ile onları içimize katabiliriz. Bu sağ iktidarlar gibi proje üreterek halka projelerimizi anlatarak yapılabilir. İstanbul projesi ile yol ve köprü projesi ile en sonda millet bahçesi pes paye projeleri ile bile kıl payı ile de olsa (her türlü hile hurda ile)  çökmüş ekonomilerini yeniden canlandırabilmektedirler.

Dilimizi sağcıların  dili gibi tek millet tek bayrak tek din söylemini gibi kendimize ortak proje dili yaratarak yapabiliriz. Bu dili İstanbul’da İyi kullanan İmamoğlu kendi söylemini kendi projelerini ortaya koyarak hiçbir zaman geri adım atmadan onca engele rağmen başkanlığı aldı. Sadece onların tekelinde kullandığı camii din tekelini kırarak kendi kişiliğinde yeni yenilenme ideolojisi yarattı.

Sosyal demokratlar kendi halkçı söylemlerini kendilerini yenileyerek yeni bir lider etrafında ideoloji kendini tarif eder ve ideolojisinin taşıyıcısı onun aynı zamanda kurucusudur. İdeoloji sanıldığı gibi soyut bir kavram değildir. İdeoloji liderde ve kişiliklerde canlanırsa kendini yeniden yenileyerek yaratır.

Önümüzdeki bu kapitalizmin salgın krizi: Amerika’daki post modern darbesi görüldüğü gibi iktidarı sağ kadrolar artık bu çöküşün arkasında kendilerinin hezimetini bildikleri için bırakmak istemiyor bu yüzden yandaşlarından desteğini mecliste bekliyorlar, artık sağ eski pervasızlığına kuralsızlığına yani kısacası faşizme geri dönme çabası içinde. Dünyadaki süreç  sağ iktidarlar salgın ile elindeki birikimlerini tüm beceriksizliklerini kendilerinde gördüler. Bu sağın çöküşün önüne geçmek sağ iktidarda kalabilmek için Amerika bile kendi kendine darbe yapabiliyor. Eğer ki iyi bir lider iyi bir projemiz olmazsa bu süreci daha kanlı bir şekilde kendi memleketimizde iktidardakilerden beklemek hiç  öngörüsüz bir şey olmayacaktır.

Sağın projelerini tartışmayı muhalefet partileri yapmaktadır yine sağın söylemlerine laf yetiştirmeyi de yapmaktadır bizim muhalefet partisinin en iyi yaptığı şeydir. Bizim yeni bir liderin kimliğinde( eski liderlerimiz( Atatürk- Ecevit gibi değil ) kendi çağının sorunlarına vakıf onu çözümler üreten sol söylemli politikalar ile sağ programsız ve pervasız  diktatörlüğüne dur diyebiliriz. yoksa yine temcit pilavı gibi bizim bir fatihimiz bir asrın liderimiz solu toparlayan orta solcu halkçı liderimiz var diyerek onlara öykünerek hiçbir yere varamayız.  Onlar ki tarihteki yerini aldılar onlar döneminde başarıyı yakalamış halkına yol göstermiş halkını mutlu etmiş insanlardır. Şimdiye onların ışığında(tarihi iyi okuyarak) yeni lider yaratmamız liderinde vizyonu ile bizi ileriye götürmesi gerekir.

kendinize iyi bakın yeni projelerde buluşmak umuduyla

İbrahim CAN

Cumhuriyetin gelişme dinamikleri ve restorasyon

Cumhuriyet ve restorasyon

                  Cumhuriyetin  kuruluşu: sıcak savaşın sonunda yıkılmış imparatorluğun içinden  kurtuluş savaşı ile galip çıkan azınlığın yeni bir ülke yaratma ve yeni kültür yaratma ve gelişme dinamiği yakalamak için devlet eli ile kapitalistleşme projesi  olarak doğdu. Liderinin yarattığı ülke iyi bir ordu bıraktı ama arkasında güçlü bir kadro bırakamadı. Liderin gidişi ile eski ye dönme yeniden  eski kadroların iktidara gelme istekleri ve kapitaı list gelişme ikinci dünya savaşı ile sekteye uğradı. İnönü dönemi savaştan uzak  bir durgunluk döneminden sonra  tek partinin içinden çıkan sağ kadrolar menderes ile tekrar dış dünyadan yardım alarak iç dinamikleri yok etmeye( uçak fabrikasını kapatma) tüm yatırımları durdurarak dışardan motor (traktör ithal etmeye başladı böylece ithal dönemine geçişle birlikte menderes kendi ekonomik buhranı ile ilk dolarak devalüasyonu ile 3 liradan 9 liraya çıkması ile ekonomik buhran ordunun darbesine zemin sağladı.

         Ayakta kalan cumhuriyetin ordu(60) darbesi  ile tekrar eski cumhuriyet kadroları başa getirilmeye çalışıldı, ithalat ekonomisinden ihraç ekonomisine geçilmeye çalışıldı kısa bir dönemde ekonomik gelişme sağlayamadan ama sola kaymış olan cumhuriyet kadroları fazla tutunamadan tekrar eski sağ kadrolar kolayca halkın dilinden ve dininden iyi anladıkları için demokrat parti çatısında toplandılar ve İkinci İnönü hükümetinin ömrü ekonomik gelişme sağlayamadığından yine kısa sürdü. Ve Tabii dünya sola doğru dönerken Türkiye’de de sol ve gençlik Avrupa ile beraber 67 kuşağı toplumu demokratize etmeye sol  fraksiyonlar toplumu politize etmeye başladı. Ekonomi  çok iyiye gitmezken ordu bu sefer sol fraksiyonları durdurmak için 72 darbesi yaptı. Ama toplum sol fraksiyonlu gençlerin asılması ile daha da politize oldu. Aleviler sola kayarken Sünni ve  mezhepler sağa ve dolayısıyla devleti ele geçirdiler. Şafi mezhepleri doğuda etkin olduklarından daha da sağ kayarak Arap felsefesinin içinde kendilerine tarikatlar  kurmaya başladılar. Arapların içinde çıkan tarikatlara doğru yaklaştı. Cumhuriyetin atılım ve gelişme dinamikleri Avrupa nın kendine pazar olarak tutma çabaları hep çatışma içinde kaldı.

error: Content is protected !!