İÇİNDEKİ DEVİ UYANDIR
admin 30/07/2014 Dünyamızdan haberler, Sağ kenarlı yazılar, Sosyalsanat 2 yorumlar 9,761 Görüntüleme
Davranışları () değiştirebilmenin tek yolu eski davranışa acıyı, yeni davranışa zevki bağlamaktır. Madem ki insan bir sorunu bir anda yaratabiliyor, çözümü de bir anda yaratabilir. Sizde bende biliyoruz ki insanlar sonunda değiştiği zaman bir anda değişirler öyle değil mi?() Genellikle insanın zamanını alan, değişikliğe hazırlanmaktır.(141)
Sizinde benimde kedimizi değişmeye hazırlamamız gerekir. Biz kendi kendimizin danışmanı, kendi hayatımızın sahibi olmalıyız. İkinci inanç da kendi değişimimizden hiç kimsenin değil kendimizin sorumlu olduğumuzdur Uzun dönemli değişiklik yaracak birinin, sorumluluklu ilgili üç ana inanca sahip bulunması gerekir:
1) Birincisi, “bir şeyin değişmek zorunda olduğuna inanmamız gerekir. Değişsi iyi olur değil, değişmesi gerekir de değil, mutlaka değişmek zorunda olduğuna insanlar çoğunlukla “bu kilolar verilmeli” derler. Her şeyi yarına ertelemek berbat bir huydur.
2) İkincisi, yalnız bir şeylerin değişmek zorunda olduğuna inanmakla kalmayıp, onu bizim değiştirmek zorunda olduğumuza da inanmalıyız. Kendimizi değişikliğin kaynağı olarak görmeliyiz. Aksi halde hep gelip değişikliği gerçekleştirecek birini bekleriz. Değişiklik tutmazsa suçu atacak birini aradığımız gibi . Değişiklik kalıcı olacaksa, onun kaynağı biz olmak zorundayız.
3) Üçüncüsü “ben bunu değiştirebilirim” diye bir inanç gerekir. Değişmemizin mümkün olduğuna inanmadıkça, arzularımıza ulaşma şansı hiç kalmaz. (142)
Çoğumuz beynimizin nasıl çalıştığında habersiziz, bu nedenle değişikleri düşüne düşüne yapmaya çalışıyoruz, oysa davranışlarımız bizim sinir sistemlerimize fiziksel bağlar olarak, yada benim nöro-asosiyasyonlar dediğimiz biçimde kök salmış durumdadır. Ne zaman önemli miktarda acı yada zevk tadsak, beynimiz bunun sebebini arar, sinir sistemimize kayıt ede- ki gelecekte yapacağımız konusunda daha iyi kararlara verebilelim Eğer beyniniz, elinizi ateşe uzatırsanız yanacağını size hatırlatacak nöro-asosiyasyonu yapmasa aynı hatayı defalarca yapabilirdiniz ve sonunda elinizin yana yana hayrı kalmazdı. (146)
Aptal zihne bütün dünya karanlık gelir. Aydınlık zihin, bütün dünyayı ışıl ışıl görür.”Emerson Bir şeyi ilk defa yaptığımızda bir fiziksel bağlantı yaratmış oluruz. İncecik bir nöral iplik, o duyguya yada davranışa gelecekte yeniden dönmemize izin verir. Bunu şöyle düşünün: davranışı her tekrarlayışınızda o bağ güçlenmektedir. Nöral bağa bir iplikçik daha eklemekteyiz. Yeterince tekrarla ve duygusal yoğunlukla , birkaç ipliği aynı anda ekleyebilir, böylelikle bu duygusal yada davranışsal paternin tansil gücünü yükseltebilir, sonunda ağaç gövdesi gibi sağlamlaştırabiliriz. İşte o zaman duyguları sürekli yapmaya kendimizi mecbur hissederiz. Yani başka bir ifadeyle bu bağ artık bir nöral “otoyol” olmuştur. Bizi otomatik ve sürekli bir davranışa götürür. Bu, nöro-asosiyasyon bir biyolojik gerçektir. Fizikseldi. Bir kere daha söyleyeyim, değişikliği düşünce gücüyle yapmak bu yüzden yetersiz olmaktadır; nöro-asosiyasyonlarımız bir beka aracıdır, sinir sistemimize fiziksel bağlar olarak girmiştir, soyut “anılar” olarak değil.(147)
Biz bu nöro-asosiyasyonları bilinç dışı olarak, bazı duygu ve davranışları sürekli tekrarlamak yoluyla geliştiririz. Bir öfkeyi yada sevdiğiniz birine tekrarlamak yoluyla geliştiririz. Bir öfkeyi yada
Derleyen:İbrahim Can.. Yazar Anthony Robbin
Paylaş
İlgi çekici bir yazı dizisi olmuş 🙂
Evet doğru, beynimizi bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yönden geliştirmediğimizde negatif yönde bir gerileme başlıyor ve bu kişide kişilik, karakter ve davranışsal bozukluklarıda beraberinde getiriyor.