Baba, Oğul ve Ayrılık
Hayal meyal hatırlarım
Gözlerimin önüne gelir
Derenin kıyısında ekmek arası yediklerim
Ve sonrasında suyla gelen boğuşmalar
Her baharda derenin akan suyu
Can verir kıyıya köşeye
Hep çabalardı babam didik ederdi
Toprakla suyla boğuşurdu bir küçük fidan için
Sonbaharda toplardık meyvesini tek tek
Bir koca kışı geçirirdik hep beraber
Sonrasında bizde büyüdük
Artık çantamız elimizde
Okuldu, kitaptı, defterdi derken
Hayat buya bizde derlemeye başladık
Ağaçtan dereden tepeden değil
Pazardan getirirdik evimize
Bizde artık bir evdik
Dün oğuldum bu gün baba
O şehir senin bu şehir benim
Görev dedik dolaştım durdum
Bir yerde konakladıktan sonra
Artık yanımızda bir oğlumuz vardı
Baba ve oğulduk artık
Elinden tutup parklarda dolaştım
Boş zamanlarımda en çok kokladığım gülümdü
Beraber yeniden yürümeyi
Beraber sorulara cevap vermeyi öğrendim
Bir rüzgar geldi ayrılık rüzgarı
Adı delişmendi:!
İki yıl azaplık dönemi gibi geldi geçti
Ama yüreğimi de deldi geçti.
İnanırmısınız beni bu dertler şair yaptı
Yollara düştüm yoruldum
Yıllara düştüm apansız kaldım
Elinden bir daha uzun uzun tutamadım
Artık zaman dilimiyle ayırdılar bizi
Baba ve oğlu
Buna hangi yürek dayanır
Ölüm gelse üç gün, beş gün sürer acısı
Artık geri dönüşü yoktur
Ve ölümün umudu da yoktur
Bir tükeniştir bir noktadır ölüm
Ayrılık öylemi dostlar
Bir aşk ayrılığı
Bir evlat ayrılığı
Aşk ve evlat:
İkisi de dünyanı saran en güzel şeyler
İbrahim Gözel