Burada da gördüğümüz gibi insan hafızası ne kadar geniş ve gelişmiş ise suç ve kabahat ve kaza birbirinden ayrılarak cezalandırılırken toplumun belleğinin zayıf olduğu aşamalarda alenen oluşan bir durumda ancak yargıya varılmaya çalışılmıştır. Yine gizli yapılan şeyler mukadderat yada kader deyimi ile sır perdesi içinde cezalar verilirken kamu vicdanı belirli yönlere çekilmeye çalışılır. Eğer kamu vicdanı önünde yargılama yapılsa ancak örnekler ve kıyas yoluyla yapılacaktır.
Toplum ancak kişiyi suçladığında suç olgusu ortaya çıkar. Suçlu ister suç işlemiş olsun isterse olmasın ancak bir başkası onun üzerinde bir talebi varsa toplumun içindeki yargı mercileri harekete geçer. Bu yüzden kamu vicdanı sessiz bir vicdan değildir. Kimin sesi çıkarsa ona cevap veren vicdandır. Oysa kişinin vicdanı sessizdir. Birey vicdanı, toplum içinde alan bulmaya çalışırken kat ettiği mesafe kadardır. Bu mesafe iyilik ve kötülük arasındaki gelgitlerde oluşur. Toplum onu biçimlendirmiş ise iyilikle kötülük arasındaki mesafe uzar. Oysa bu eğitilmemiş ise iyilik ve kötülük arasındaki vicdan muhasebesinin birbirine çok yakın ve iç içe geçmiş gibi durur. Suç ve suçlu haklı ve haksız kavramı iç içe geçer. Suçu suç olarak kabul etmediğinden kendine iş ve meslek(yaşaması için zaman harcadığı uğraş) olarak görür. Haksız olduğu halde kendini haklı görebilir. Vicdan muhasebesini yapabilen insan zaten kendi kendini vicdanı içinde cezalandıracaktır.
Birey bu vicdan muhasebesinden eskilerin deyimi ile “ar damarının yırtılması” gibi yasakları bölgesine geçiş sınırının ortadan kalktığında iyilik ve kötülük birbirine yakın olduğundan geçişlerde çok kısa sürede ve de kolay olacaktır. Bu kişi iyiyken neden kötü oldu sorusuna da cevap verilmiş olur.
Bu sınırı toplum belirlemeye çalışırken bireyde ihtiyaçlarına güdülerine ve istek ve arzularına ve umutlarına paralel olarak sınıra yaklaşır yada uzaklaşır. Kişinin kendi karakter yapısı da bu sınıra zorlayan yeni sınırlar koyan mekanizma gelişir.(kendi yorumlarını katar)
Her birey tümden iyi olamayacağı gibi tümden kötü de olamaz. Ancak kötülük çıtasının yüksekliğini alçak tutar yada bir adım ötede yakınında tutar. Geçişleri kolaylaştırır. Ama herkesin bir sınırı vardır :Yoksa ki kendi vicdanı onu parçalar. İyilik ve kötülüğü kendi hafızasında yeniden belirlemediğinde toplumun cezaları yanında kendine verebileceği cezalar çok daha düşündürücüdür (intihar vakaları).
Suç işleyen kişi sınırları zorlayan kişidir yada sınırı biraz ileriye çeken kişidir. Eğer sınır olmazsa vicdanda olmaz dolayısıyla bellek ve akılda olmaz. Vicdansızlık ancak akılsızlıkla özdeştir. İyi ile kötü olanının genişletilmesi sadece gayri meşru alanda değil aynı zamanda din gereklerinin her bir dönemde ayrı ayrı ortaya çıkmış kural ve kaidelerinin zamanının dışında da bu gün yapılmasıdır. Dindar geçinenler kendi eskilerden kopya edip kullandığı iyilik alanını genişletme çabaları (tanrıya daha yakın olmak için zikir çekme, nafile ibadetler, arkaik dinlerden kalma mum yakma, çaput bağlama) hemen her biri yaşayan toplumun içinde sapmalardan başka bir şey değildir Topluma zarar vermediği kendisine benzetmeye çalışmadığı sürece hoş görülebilir ama topluma dayatma yapıldığında toplumu boşa zaman ve zemin hazırlayarak hayatın akıp giden şeması içinde geri kalma diğer toplumların yeni uygarlıklar icatlar yaptığı bir dönemde kendi kendini uyutma biçimlerinden biridir. 27.04.99
Belirlenen sınırı aşan o toplumun suç saydığı alana geçmiş orada eylemde yada bir durumda bulunmuştur. Aynı gerçek ile yalan dünyayı ayırırken suç ile suçsuz eylem alanlarının ayrı olması gibi suç alanı gayri meşru bir alandır (iyi ile kötü sınırının genişletilmesi). Gayri meşru alanın kendine has hiyerarşi içinde normları kuralları ve kaideleri vardır. Hırsızın fakir bir insandan hırsızlık yapması yada en yakın aile ve çevresinden çalması veya bir kişiyi arkadan haince öldürmesi yada ölü olan kişiye eziyet edilmemesi Hırsızın yada azılı bir katilin yada tetikçinin kendine has kurallarını yaratır.
SosyalSanat Değişmeyen tek şey değişimdir
Çok güzel bir tespit ”Suçluyu idam etmek veya kısas uygulayıp öldürmekle suçu değil suçluyu ortadan kaldırmış olursunuz ama suç o toplumda varlığını sürdürmeye devam eder.” Suçu cemiyet yaratır fert uygular bu yüzden olumlu yönde değişim toplumda yayılmalı ki fert düzeyinde sonuç alınabilsin