örneğin ölümlü bir vaka malın çalınması yada kadının kaçırılması ağır yaptırımları lan müeyyideler getirilmiştir. Bunlar da toplumlarda aynı karşılıklar verilmeye ölüme ölümle göze göz dişe diş gibi çalmaya karşılık onun malının alınıp kendisine verilmesi yada kadının geri alınıp iadesi veya hırsızlık yapan elin kesilmesi (diyet)
Bu toplumun yüzünden daha da artırarak devam etmiştir. Küçük bir mesele yüzünden aileler kan davası gütmeye kendi cezasını kendi vermeye devam ede gelmiştir. Bütün bunlar husumeti artırırken toplumlar ceza gerektiren suçu işlemeyi önlemek için suç işleyen kişiyi asarak boğazını keserek suçu dolayısıyla suçluyu azaltmaya çalışmış ama ne suçu azaltmış nede suçluyu, ortadan kaldırarak toplumu bu tür suçlardan kurtaramamıştır. Hırsızların kolu kesilmesine rağmen suç başka bir yerde başka bir kişide tekrar ortaya çıkmıştır. Ceza toplumların hafızasında kalma süresi kadar bir süre suçluya zaman ertelemesi dışında bir faydası olmamıştır.
İdam herkesin içinde ibret için yapılırken idam edileceklerin sayısı azalacağı yerde o toplum idamlarına devam ettiği sürece kaidelerinin (üstüne oturduğu) direklerin değişmesi nedeniyle kendi değişmek zorunda kalmıştır.
Toplum aile gibi kan güdemez, toplum kendini yok etmeyi göze alamaz. Ama aile kendi can parçalarının gözünün önünde yakılması nedeniyle düşmanlık artarak çoğalmıştır.
İleri toplumlardaki idamla cezalandırma sadece bireyin vicdanını değil kamu vicdanını rahatlatmaktan başka faydası olmamıştır. Sadece bireyin vicdanının aşılmasın nedeni olan şeylerde bir gem olmasından kısmi bir firen mekanizması görmesinden başka bir şey değildir. Ama hızlı giden bir toplumda gem yada fren ne kadar faydası varsı onunda o kadar faydası vardır.
Suç yada suç olgusu nereden çıkar.
Suç toplumun yapılmasını men ettiği onun zarara girmesine yada dumura uğratılmasına yada kendini yeniden idama ettirecek şeylerin elinden alınması ile birilerinin yada birinin bundan rahatsızlık duyması üzerine bu sorunu dile getirmesi ve karşı hak talep etmesi ile ortaya çıkan bir fiil bir eylem bir durum yada düşüncedir.
Bu suçu belirleyen şey toplumu yapılandıran mekanizmalardan birinin rahatsızlanması ve talebi ile ortaya çıkar. Örneğin bir yaşlı ve kimsesiz birini birilerini boğazını sıkarak öldürse kimse bunu sorun olarak görmediği suçu ortaya çıkarmadığı sürece üstü kapatılabilir yada bu kişi yada kurumlar durumdan bir rahatsızlık duyduğunda suç fiili araştırılır. Yoksa ki suç oluşmamış gibi olağan kabul edilebilir. Hastaya doktorun kusuruna dayanarak ölmüş olmasına rağmen rahatsızlık duyulmadığı ve talep edilmediği sürece toplum oluşan suçu bir mukadderat (kadercilik) olarak görüp olağan kabul etmesi ile suç sayılmaz.
Dinler suçu ve suçluyu toplumu şüphelendirecek kadar rahatsız etmediği sürece kazalar yada bilinmeyen durumlarda fazla olayı deşmemek için onun kaderi buymuş diyerek toplumun aynısı ile devamını sağlamaya çalışır. Çünkü elindeki gücün bulunduran araştırılması durumunda yeni güçlerin çıkmasına yeni suçların oluşmasına neden olacağı için ispatlanamayan(şahitleri olmadığında) şeyi tanrıya gönderme yaparak kapatır.
Suç demek ki toplumun içinden alenen olmadığı sürece her zaman suç kabul edilmesi ancak suçluyu alenen işi yaptığında bunu kıyas yoluyla nitelemeye ve cezalandırma yoluna gidilmeye çalışılmıştır. Küçük kapalı köy toplumlarında gördüğümüz bu şekildedir.
SosyalSanat Değişmeyen tek şey değişimdir
Çok güzel bir tespit ”Suçluyu idam etmek veya kısas uygulayıp öldürmekle suçu değil suçluyu ortadan kaldırmış olursunuz ama suç o toplumda varlığını sürdürmeye devam eder.” Suçu cemiyet yaratır fert uygular bu yüzden olumlu yönde değişim toplumda yayılmalı ki fert düzeyinde sonuç alınabilsin